Hakaret suçu şerefe karşı suçlar başlığı altında düzenlemiş suçların içerisinde yer almaktadır.Şerefe karşı suçlar, TCK’nın ikinci kitabının ikinci kısmının sekizinci bölüm başlığı altında hakaret suçu üzerine inşa edilmiştir. Hakaret suçu TCK m.125- 131 arasında düzenlenmiştir.
Şerefe karşı saldırı teşkil eden bazı fiiller hakaretin dışında bazı farklı suç tiplerine de vücut verebilmektedir. Dolayısıyla bazı fiiller sadece insan şerefini ihlal etmekte iken bazı fiiller ise insan şerefinden başka bazı değerlere de zarar vermektedir. Bu tarz suçlara ise tahkir suçları adı verilmektedir. Tahkir suçları salt insan şerefini ihlal ediyorsa buna genel tahkir suçları, bundan başka birtakım manevi değerleri de ihlal eden suçlara özel tahkir suçları denmektedir. Örn, m.299 Cumhurbaşkanına hakaret, m.300 devletin egemenlik alametlerini aşağılama, m.341 yabancı devlet bayrağına karşı hakaret vs. Ancak, özel tahkir suçları konumuz dışında olduğu için sadece genel tahkir suçlarına değinilecektir.
ETCK’da şerefe karşı işlenen suçlar, hakaret ve sövme suçu olarak ikiye ayrılmıştı. TCK’da bu ayrım kaldırılmış ve sadece hakaret suçu düzenlenmiştir. Böylelikle, sövme suçu da artık hakaret suçu haline getirilmiştir. Böyle bir olayın faili ya da mağduru olduysanız size en yakın avukattan destek alarak konu olan vakayı çözüme kavuştura bilirsiniz Ankara’da Av. Samet Celt olarak desteklerimi ve deneyimlerimi paylaşmaktan onur duyarım.
TCK m.125, 5 fıkra halinde düzenlenmiştir.
KORUNMAK İSTENEN HUKUKİ YARAR NEDİR?
Bu suç ile korunmak istenen hukuki yarar şeref hakkıdır. Şeref hakkı ise iç ve dış şeref hakkı olarak ikiye ayrılır. İç şeref hakkı (sübjektif); kişinin kendisine yönelik beslediği şeref duygusudur. Yani, kişinin kendisine biçtiği şeref değeridir. Dış şeref hakkı (objektif) ise, kişiye üçüncü kişilerin biçtiği şeref değeridir.
Öğretide baskın görüşe göre, şeref hakkı hem iç hem de dış şeref hakkını birlikte kapsamaktadır. TCK’da da onur ve şeref ifadesiyle iç şeref hakkı, saygınlık ifadesiyle dış şeref hakkı korunmak istenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da verdiği bir kararında suç ile korunan hukuksal değerin; kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olduğunu belirtmiştir.
Hakaret suçunun maddi konusu, hakaret oluşturan hareketlerin muhatabı olan kişidir. Hakaret suçunun hukuki konusu ise kişinin onur, şeref ve saygınlık hakkıdır.
Bu suç, konu bakımından tehlike suçudur. Çünkü, suçun oluşabilmesi için kişinin şeref veya saygınlığının zarar görmüş olması gerekmemektedir.
Hakaret suçu; ani, sırf hareket suçu ve neticesiz bir tehlike suçu olarak karşımıza çıkmaktadır.
HAKARET SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI NEDİR?/ HAKARET SUÇU NASIL OLUŞUR ?
hakaret suçunun maddi unsurunu oluşturan hareketler; somut bir fiil veya olgu isnat etmek ve sövmek olarak 2’ye ayrılmaktadır.
Hakaret suçu seçimlik hareketli (bu hareketler de kendi içinde serbest hareketli) bir suçtur. Bu suçu oluşturan hakaret niteliği taşıyan hareketler, sınırsız ve değişik şekillerde işlenebileceği için bu aynı zamanda da serbest hareketli bir suçtur. Başka bir ifadeyle, bu suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler; söz, yazı, görüntü, resim, karikatür, mimik hareketleri gibi her türlü şekilde işlenebilir.
Bu suç, ani/şekli/neticesi harekete bitişik/sırf hareket suçudur.
Bu suçu oluşturan hareketler, icrai şekilde işlenebileceği gibi ihmali bir
şekilde de işlenebilir. Bu tartışmalara konunun ilerleyen noktalarında değineceğiz.
Toplum nazarında şerefsiz sayılan kişilerin de ceza hukuku nazarında korunması gereken şerefleri vardır.
Bu iki seçimlik hareketin ortak noktası, başkasının onur şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelik taşımasıdır. Dolayısıyla, fiilin bu nitelikte olması yeterli olup mağdurun gerçekten onur şeref ve saygınlığının rencide edilmiş olması gerekmemektedir. Fiilin bu nitelikte olup olmadığının tespitinde ise Türk toplumunda geçerli olan ortalama örf ve âdet kuralları dikkate alınacaktır.
Ortalama örf ve âdet kuralları gereğince tahkir edici nitelikte sayılmayan bir fiile karşı mağdurun aşırı alınganlık ve duyarlılık göstererek rencide olmuş olması durumunda, suçun maddi unsuru oluşmadığı için suçun oluşmadığı kabul edilmektedir. Örneğin, Allah belanı versin ifadesi hakaret teşkil etmemektedir. Dolayısıyla da kişi bu ifadelere aşırı alınganlık gösterse dahi suç oluşmayacaktır. Yani tehdit suçunda da olduğu gibi suçun oluşup oluşmadığının tespitinde objektif kriterler esas alınmaktadır. Görüldüğü üzere çok istisnası bulunan bir suçtur. Böyle bir olayın faili ya da mağduru olduysanız size en yakın avukattan destek alarak konu olan vakayı çözüme kavuştura bilirsiniz Ankara’da Ağır ceza avukatı Samet Celt olarak desteklerimi ve deneyimlerimi paylaşmaktan onur duyarım.